29 Şubat 2012 Çarşamba

Kaka ve Çiş :)

Doğa ve Deniz 2 gündür kaka yapınca "kakaa" çiş yapınca "çiş çiş" diye söylüyorlar :) Bi de biz mutlu olunca bi seviniyolar bi seviniyolar :) Henüz erken tuvalet eğitimi için 2 yaştan önce düşünmüyorum kesinlikle ama söylemeye başlamış olmaları çok güzel :)

Hayri Dede'nin doğumgünü

Haftasonu Cumartesi akşamı Hayri Dede'nin doğumgününü kutladık bizde. Mumları Doğa ve Deniz de üfledi. İyiki doğdun yaptık dedeye. O günden beri Bebek Koala Doğumgünü kitabımıza bakarken iyiki doğdun dede diye söylüyoruz şarkıyı :)

Hayri Dede'ye nice nice sağlıklı mutlu yaşlar..



28 Şubat 2012 Salı

Bakıcımızı değiştiriyoruz

Pazar günü çok fena hasta oldum gene. Gene mide ağrısı, bu virüs nasıl bir virüs anlamadım. Cumartesi çok yoruldum Pazar sabahına yakaladı beni. Bugün daha iyiyim. Neyse, Pazar günü ben hasta hasta yatar iken Şehnaz geldi konuşabilir miyiz dedi. Tamam dedim. Ben ayrılmak istiyorum dedi. Yorulmuş, sıkılmış, daha az fiyata daha kolay bir iş bulup dinlenmek istiyormuş. Kendini iyi hissetmiyormuş. Belki 1-2 ay başka bi yerde çalışırım sonra isterseniz geri dönerim dedim. Ben olur demedim, kal da demedim açıkçası. Gidene bye bye. Aslında çok memnundum ama bi kere gitmeye kalkan daha sonra tekrar gitmeye kalkabilir. Gene de ertesi gün yapabileceğimiz bişey var mı, emin misin ve son kararın mı dedim. O da evet dedi. Devrim'den de benden de çok memnunmuş, hiç bir problem yokmuş, bi kere bile kavga etmemişiz, ama annesi ve teyzesi çok kızmış sağlığından oluyosun diye falan filan. Velhasıl Pazartesi günü hemen bakıcı aramaya başladım. Pazartesi akşamı 5 kişi ile görüştüm. Bu bikaç gün içinde görüşebildiğim kadar görüşücem. Yüzgöz olmadan bir an önce hallolsun istiyorum.

Sorunlarım şunlar:
- Şehnaz ayrılırken ne demem lazım. Kendi çocuklarını özlemiş demeyi düşündüm ama sonra başka çocuklar yüzünden bizi bıraktı demesinler diye vazgeçtim. Kardeşini tanıyorlar. Şeyda Abla'ya yardım etmeye gidiyor gibi bişey düşündüm sonra.
- Şehnaz ayrıldıktan sonra çocukları görüştürmeli miyim? Bu sorunun cevabı: evet imiş. Çocuk bağlandıysa (ki bizimkiler bağlandı) ve eğer mümkünse özellikle de çocuğun uzun süreli birlikte olduğu bir bakıcı (bizimki öyle) ayrılınca onunla sonradan da belli aralıklarla görüşmesi sağlanmalıdır.
- Şehnaz ayrıldıktan sonra hemen yeni bakıcıyı başlatmamalı mıyım? O gitti bu geldi diyerek yeni bakıcıyı istemezler mi diye düşündüm. Araya 1 hafta koymayı düşünüyorum şu anda.
- Şehnaz ile yaptıkları resimleri falan kaldırsam mı? Çünkü çizilen resimleri Anne ve Şehnaz çizdi diye ayırıyorlar.
- Şehnaz ayrıldıktan sonra bahsetmesem mi? Onlar bişey sorduğunda cevaplamam gerekecek ama sanki bahsetmemek daha mı doğru. Bilemedim.

Açıkçası Anne hep yanlarındaydı ve Anne'ye çok düşkünler o yüzden çok fazla bir problem yaşayacağımızı sanmıyorum ama gene de belli olmaz.

Yeni bakıcıya da bir şekilde alıştıracağım, neticede evdeyim ve yanlarındayım. Onları yaralamadan bu süreci atlatmamız lazım. Umarım travmatik bir durum olmaz.

Bizden haberler böyle. Üzülmedim, ama çocuklarıma kıyamıyorum, onlar üzülmesin yeter.

23 Şubat 2012 Perşembe

Animal Planet ve sayılar

Yeni keşfimiz Animal Planet dergisi. Bi dolu hayvan var içinde, tam bize göre :) geçen ayki sayısında cins cins kedilerin kartlarını vermişti. Bu ayki sayısında cins cins köpeklerin kartlarını verdi. Şimdi iki kartı karıştırıyorum, Doğa mev hev diye diye kedilerle köpekleri grupluyor. Cinslerini söylesem de akılda tutması çok zor, gene de söylüyorum tabii. Öğrenmeleri çok da şart değil. Ben de bu vakte kadar bilmiyordum :) çocuklarla benim de bilgim artıyor resmen :)

Deniz'im 6'ya kadar sayıyor. Saydığı yetmiyormuş gibi saydığı sayıları gördüğünde okuyabiliyor. En çok 4ü seviyor nedense :) bii iii üçü dööt beş aatı :)

Doğa da 5e kadar sayıyor lakin şu şekilde: bii iki bii iki beş :):) 3 ve 4ü kaydadeğer bulmamış :)

Oyun halımız :)

İKEAdan aldık, şiddetle tavsiye ederiz :) Çok güzel oyunlar çıkıyor bu halıdan :) Üzerinde araba yolları, evler, apartmanlar, sirk, kumsal, otel, market bir yığın malzeme var. Bizim evimiz var, teyzenin, halanın, anneannenin, babaannenin evi var, Doğa ve Deniz'in okulu var, babanın iş yeri var, var da var..yaz yazabildiğin kadar hikaye. Baya bi vakit geçiriyoruz halıda.




Anneanne, Babaanne, Cihan ve Hayri Dede, Teyze ve Ege Abi geldiler

İki haftadır çocuklar pek mutlu. Önce babaanne geldi, 1-2 gün kaldı. Sonra teyze, Ege abi, anneanne ve Cihan dede geldiler. 3-4 gün de onlarla beraberdik.Sonra babaanne ve Hayri dede geldiler. 1-2 gün de onlar kaldılar. Velhasıl evimiz baya kalabalıktı. Doğa ve Deniz çok mutlu oldular. Anneanne ve Ci Dede giderken ağladı ikisi de. Annem napacağını şaşırdı :) Sonra sakinlediler hemen tabii ki.

Annemlerle hiç fotoğraf çekmemişim, aklıma da gelmedi fırsat da olmadı. Babaanne ve Hayri Dede ile biraz çekebildim.

Babaanne ile bisiklet turu (Ataşehir'de hiç mantıklı değilmiş bisiklete bindirmek, bayır çık bayır in canımız çıktı)


 Hamur oynamaya bayılıyoruz..pazardan bi yer sofrası aldım, artık sofranın üzerinde oynuyoruz..ne yalan söyliyim biz de baya eğleniyoruz hamur oynarken :) Hayri Dede'yi de çekiştire çekiştire oturttuk yere :)


Benim kaymağım..

 Benim balbademim..

20 Şubat 2012 Pazartesi

18 aylık aşıları

Bugün 18 aylık aşılarını oldular. Bir bacaktan aşı, bir de ağız damlası. Önce Deniz'i soktum odaya. aşı olurken birazcık ağladı, ama gerçekten birazcık, yani ortalığı yıkmadı. Ve hemen sakinledi. Sonra Deniz'i Şehnaz'a verdim, Doğa'yı odaya alırken Deniz kendi acısını unuttu, "Dodoooo" diye ağladı :) Lakin benim oğlum çok sever Dodo'sunu :) Dodo'su da onu çok sever :)

İnşallah birbirlerini her zaman severler..

Doğa, the akıllı bıdık 2

Doğacığım da dün cümleler kurmaya başladı :) ilk cümleleri şöyle:

Dede iş gitti (dede işe gitti)
Baba işe mama (baba işe gitti mama getirdi demek istiyor, kestirmeden)

ve Doğa da şarkıları ezberlemiş. Tek tek çıkıyor ortaya :)

Bu aralar çok heyecanlıyız, çok gevezeyiz, coştukça coşuyoruz :) onlar konuşabildiği için mutlu, ben onları duydukça mutlu :) bütün gün çenemiz durmuyor :)

17 Şubat 2012 Cuma

Eğlence 4

Bugün de palyaço yapıştırdı Doğa ve Deniz. Soldaki Doğa'nın palyaçosu. Şehnaz ile birlikte yaptığından gördüğünüz üzere gayet müdahele edilmiş. Onu gözden kaçırdım maalesef. Sağdaki Deniz'inki. anne ile yaptığından gayet müdahele edilmemiş :) Kendisi yapıştırdı, sadece şapkayı neeye yapıştırıcaz saçı nereye yapıştırıcaz diye sorarak yönlendirdim biraz. Başka müdahele yok.

Anne de biraz zor şekil seçmiş canım..


Bir gruplama oyunu: Fındıklar bir tarafa, deniz kabukları bir tarafa..



Gruplama oyunu bitince fındıklar ve kabukları tek kaba koyup arasına minicik arabaları sakladık. Doğa ve Deniz karıştıra karıştıra arabaları buldular içinden. Buldukları an Anne şarkı söyledi, Doğa ve Deniz alkışladı ya da dans etti :) Bi mutlu oluyorlar ki bulunca..tekrar tekrar oynadık saklamaca oyununu..

16 Şubat 2012 Perşembe

Deniz, the akıllı bıdık :)

Oğlumda bir haftadır acayip bir gelişme var, şoka sokuyor beni :) Önce şarkıları ezberlemekle başladı. "Karga karga gak dedi" yi yazmıştım önceki kayıtlarda. Bi farkettim ki çoğu şarkıyı tekerlemeyi yazmış kafaya. "Çan çan çikolata" yı öğrenmiş. "Ali Baba'nın Çiftliği" ni öğrenmiş. "Kutu kutu pense" yi öğrenmiş. Daha neler biliyo bilmiyorum. Söyledikçe keşfediyorum :) Ben söylerken katılıyor, söylemeyi durdurduğumda Deniz devam ediyor. Tabii kelimeler bütün halde değil. Çan çan: çaaa çaa çikolata: çüü gitti: giii gibi...

Bugün de ilk defa cümle kurdu kendi kendine :) İlk üç cümlesi şöyle:

Baba iş giii (baba işe gitti)
De kaka yaaa (Deniz kaka yaptı)
Anne bii çaaa (Anne bilgisayarda çalışıyo)

Bakalım daha neler çıkacak :) Heyecanla bekliyorum :)

Bildiğimiz deniz canlıları

Anneanne bize kargo ile bişeyler göndermişti. İçine de çok güzel stickerlar koymuş. Deftere yapıştırmalık cinsten olanları resim defterlerine yapıştırdılar. Aralarında deniz canlılarının olduğu bir tabaka vardı. Bayıldık bayıldık onlara :) Ve bir yığın deniz canlısı öğrendiler. Bir ara Tübitak'ın Denizin Altında kitabını almıştım ama vermemiştim (kitapları çabuk tüketmeyelim diye). Dün çıkardım, ona da baktık bi güzel. Ona da bayıldılar. Pekiştirdik bilgilerimizi :) Bildiklerimiz:

deniz yıldızı
yengeç
palyaço balığı
balina
yunus balığı
deniz atı
ahtapot
balon balığı
mavi balık
deniz ineği
yılan balığı
fok balığı
deniz anası
deniz kaplumbağası

Eğlence 3

Bu aralar bişeyleri düzenleme, renklerine ayırma işine taktık. Tam dönemi imiş okuduklarıma göre. Neler yapıyoruz?

- Renkli renkli plastik deniz kabuklarım var. Aslında sofra süslerimdi artık çocuklara süper bir oyuncak oldu :) Renklerine ayırıyoruz. Eşlerini buluyoruz. Ya da kabukları sınıflıyoruz (deniz yıldızı, deniz minaresi, istridye vs vs)

- Çoraplar: bu kadar güzel bir malzeme olamaz :) çoraplar her dönemin oyuncağı he he :) Önceleri şu rengi getir bu rengi getir diyodum. Ya da çorap savaşı yapıyorduk Ya da basket yapıyorduk. Şimdi kırmızılar şuraya maviler buraya beyazlar buraya diye grupluyoruz.

- Kalemler: Doğa bi güzel yanyana diziyor kalemleri, düzenliyor.

- Oyuncaklar: Arabalar ya da bebekler ya da ne varsa. Yanyana diziyor Doğa.

Deniz'de henüz düzenleme gibi bişey gözlemlemedim Doğa düzenlemeye çalışıyor bu aralar her çeşit şeyi. Düzenlemelik bişeyler bulmam lazım ona :)

Bu nasıl hastalıktır!

Doğa ve Deniz değil bu sefer Anne hasta oldu. Bir gece mide ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı hepsi bir arada tuttu. Sabahı zor ettim. Sabah acile gittik Devo ile. Virütikmiş. Bu aralar çok yaygınmış. Nereden kaptığımı anlamadım. Dışarıda çoğu yere dokunmayan bi insanım. Bi şekilde oldu. Velhasıl 2 gün mide ağrısı ile kıvrandım. İshal bir yandan. Bir yandan ateş ve de halsizlik. Serum yedim, ilaçlar şuruplar içtim geçmedi. Doktor daha fazla ilaç yüklenemeyiz dedi, çekeceksiniz 1-2 güne geçer dedi. Neyse 2 gün çektim. Bugün daha iyiyim. Ama çok fazla hareket edince (çocuklarla oynarken) mide bulantısı geliyor gene. Ne biçim virüsmüş anlamadım.

Tek korkum çocuklara bulaşmaması. 2 gün uzak durdum hiç oynayamadım. Bugün oynadım birazcık. Ellerimi sürekli yıkıyorum. Umarım bulaşmaz minnoşlarıma, yoksa ayvayı yedik...

12 Şubat 2012 Pazar

Bisikletlerimiz :)

Geçenlerde Deniz'le bi diyaloğumuzu yazmıştım. Bisikletin var mı oğlum, yöh şeklinde. Ayça Hala bisikletimizin olmamasına dayanamamış ve Deniz ve Doğa'ya çok güzel iki bisiklet almış :):) bir heyecanlandık bisiklet gelince, Doğa bisikleti monte edene kadar ağladı, stres içinde monte ettim, sonra da bütün gün üzerinden inmedi :) Deniz'inkini monte ettiğim zaman Deniz de aynı şekilde :) (ağlama kısmı hariç tabii, oğlum sakin sakin izledi monte ederken hatta yardım etti bana, aletleri tuttu, getirdi, götürdü, çıraklık yaptı :))

Baktım ki evde bisikleti sürmenin sonu yok, dar alanda kendimizi yorup duruyoruz ve çocuklar da inmek bilmiyor, kaldırdım üst kata. Sadece dışarıda binicez bisikletlerimize dedim çocuklara da. İtiraz yok, kabullendiler hemen :) Çook akıllı benim bıdıklarım :)

Haftasonu da hava soğuk olduğundan bisikletleri Palladium'da sürdük :) Babaanne ve Tuğçe Hala da haftasonu bizleydi. Pazar günü de Ayça Hala'ya kahvaltıya gittik. Çok güzel geçti haftasonumuz :)

Buradan bir kere daha Ayça Hala'ya çok çok teşekkürler :) Doğa ve Deniz çok mutlu oldu :)



9 Şubat 2012 Perşembe

Eğlence 2

Doğa ve Deniz'in yapıştırdıkları kediler. Elleri, ayakları ve kuyrukları daire şeklinde kesmem lazımmış. Üstteki Deniz'in alttaki Doğa'nın kedisi :) Müdahele yok gene..


Ne maskesi yapalım dedim. Meeev dediler :) (zaten beklediğim cevaptı). Meev maskesi yaptım ama takmak istemediler. Sonra o meev maskesini Anne taktı, meev meeev diye Deniz ve Doğa'yı yakaladı, ısırdı :) Bütün evde koşuşturduk deli danalar gibi :) Çığlıklarla kahkahalarla :)


Bu da Doğa nar yerken :) Eller, çoraplar, pantolonlar batıyor ama bayılıyorlar nara :) elma mı muz mu nar mı diyorum. Naaaa diyo ikisi de :)


6 Şubat 2012 Pazartesi

İlk kartlarımız :)

Gçetiğimiz hafta elişi kağıtları, fon kartonları, çocuk makasları, şekilli makas, uhu gibi malzemeler almıştım. Dün hazırladım yapıştırılacak şeyleri. Meraklı Minik fikir verdi aslında. Kardanadam, ağaç çizip kestim. aydede olmazsa olmazdı Deniz bayılıyor çünkü :) (Eneeemm astronot olmasın bi de :)? )


Bugün kestiklerimi yapıştırdılar. Kardanadamın şapkalarını bile gayet güzel yapıştırdılar. Hiç müdahele etmedim tamamen kendi eserleri :) Bence çok güzel oldu, sizce?





Eğlence

Aktivite aktivite aktivite (aslında kıl olduğum bir laf!). Geçen Ebru ile konuşmuştum, "neler yapıyosunuz bütün gün" dedi. "Valla bütün gün yatana kadar oynuyoruz" dedim :) çocuklar için mamadan bile önce geliyor oyun :) Dün de Güran ile konuşuyorduk. "Bütün gün böyle di mi" dedi. Konuşuyorduk derken ben bir yandan yerde çocuklarla oynuyorum. "Evet dedim bütün gün böyle. Çocuk bu tek isteği oyun ilgi sevgi. Keşke bir kreş açaydım :)"

Velhasıl bütün gün neler yapıyoruz?
- Oyuncaklarla oynamamız var ama hareketlenme başladıktan sonra oyuncaklarla oynama biraz azaldı.
- Bütün gün çene çalıyoruz. Sürekli Anne bişeyler anlatıyor. İnanın kahvaltı ederken bile Doktorda kitabındaki Ali ve Elif'i anlatıyorum. Şöyle olmuş da böyle olmuş da. Peynirler bi mırmır kedi oluyor Doğa'nın ağzına saklanıyor, bi Elif oluyor bi Ali oluyor oluyor da oluyor. Konuştukça bi yandan dinliyorlar bi yandan da keyifle kahvaltılarını yapıyorlar. Anne hep ilgilendiğinden hep anlattığından hep Ann'yi istiyorlar. anne otursun Anne yedirsin Anne oynasın Anne koşsun. (Anne nakavt)
- Bacak arasından geçme oyunu: Deniz bu aralar bacaklarımın arasından geçmeye bayılıyor. Koşuyorum koridorda durup bacaklarımı açıyorum. Deniz koşup altından geçiyor. Sonra Anne gene koşuyor salonda bacaklarını açıyor Deniz peşinden koşup geçiyor. Böyle evde koşturup duruyoruz :) Baya eğleniyo bunla.
- Simge bebeği saklamaca: İkisi de bayılıyor bu ara bu oyuna. Odanın kapısında duruyorlar. Ben kapıyı kapatıp 2 sn içinde atıyorum bebeği bi yere :) Sonra içeri giriyorlar hemen. Anne soruyor "Acaba Simgeee kapının arkasında mı?" koşturup bakıyorlar. Anne: "Var mı?" Deniz: "yöh". Bu böyle bulana kadar devam ediyor. Anne: "Acaba Simgeee çekmeceli dolapta mı?" "Acaba Simgeee yastığın altında mı?" "Sandalyenin altında mı?" gibi sorular soruyor. Artık sormadan bakıyorlar çoğu yere. Bu oyun evin her köşesinde oynanabiliyor. Mutfak, annenin odası, salon..geçen bulaşıkları yıkarken mutfakta sakladım bi yandan oyun oynamış olduk bi yandan işim bitmiş oldu :) (Şehnaz izinliydi o gün).
- Hamur oyunu: plastik kurabiye kalıplarımız var. Her çeşit oyuncağımızı hamur oyununa alet ediyoruz. bebeklerin ayağını basıyoruz arabaların tekerleklerini, ne bulursak artık :) hamurdan parmak kuklası yapıyoruz. iki tane Deniz'in parmağına iki tane Doğa'nın. Genelde kedi oluyor bu, çünkü genelde kedi istiyorlar. Hamurdan yılan yapıp birbirimiz korkutuyoruz: tısssss :). Kardanadamlar, kuşlar, sepette nar taneleri, sepette yumurtalar, ayıcıklar, artık o gün ne yapmak istediysek onu yapıyoruz. Bazen hamurun içinde hamurdan top saklıyorum. İkisi de topu bulmaya çalışıyor. Bulunca bir heyecan bir sevinç :) Yani hamurdan çok yaratıcı oyunlar çıkıyor :)
- Kutu kutu pense: bildiğimiz kutu kutu pense.
- Dans: müzik açıp dans ediyoruz. çuf çuf tren yapıyoruz. kucakta dans ediyoruz. elele halay yapıyoruz. falan filan..
- Resim: bildiğimiz resim :) kuru boyalarımızla. bir de banyo öncelerinde parmak boyası.
- Çeşitli kartlarla oyun: eşini bul kartları, meraklı minik dergisinin verdiği kartlar. Baby Einstein Animal Cards kartları. Kartlarla da çeşitli oyunlar oynanabiliyor. Meraklı Minik'in Şubat sayısındakilerde çeşitli işler yapan çocuklar var, kimi saçını tarıyor kimi şarkı söylüyor kimi resim yapıyor vs. Acaba hangisi resim yapıyor gibi sorular sorup oynuyoruz. Bir de hangisi kız hangisi erkek oynuyoruz. Hangisinin mavi kazağı var hangisi elbise giymiş gibi çeşitlendiriyoruz. Yani resim varsa bol bol soru var :):)
- Sticker yapıştırma: Odanın ya da salonun camına. Pazardan alıyorum genelde stickerları. Haftada bir iki tabaka açıyoruz. Kırtasiyelerde de var.
- Deftere yapıştırma: Cama yapışmayacak cinsler var, daha doğrusu yapıştığında çıkmayacak cinsler. Onları resim defterine yapıştırıyoruz.
- Kesme yapıştırma: Evdeki eski dergilerden bi yığın şey kesiyorum, resim defterlerine uhu ile yapıştırıyoruz.
- Elişi kağıtları ve fon kartonları: bu da kesme yapıştırmaya giriyor aslında. Bunu ilk defa bugün denedim, beklediğimden başarılıydılar. Pek güzel yapıştırdılar yaptıklarımı. Bi sonraki kayda koyucam :)
- Kitap ve dergi: Her zaman her yerde okuyabiliriz :) Zilyon tane hikaye yazabiliriz dergilerle :) Meraklı Minik bu konuda çok çok iyi :) Çeşit çeşit oyun oynuyoruz sorular sorarak. Dergi bir ay elimizden düşmüyor :) Kitaplarımız da aynı şekilde.
- Salıncaklarımız: Tavana asılı iki salıncağımız var. Genelde her gün biraz biniyorlar.
- Karıştırma: Odalarındaki çekmeceler boşaltılıyor dolduruluyor. Şapkalar yastıklar çoraplar etrafta uçuşuyor :) savaşlar, basketler, takıp çıkarmalar, ceeler...vs vs vs..gibi türlü saçma oyun :)
- Ev kurma: İki yatak arasına battaniye ile çatı yapıyoruz. yere küçük yorgan seriyoruz. İnce battaniye ile kapısını yapıyoruz. İçine doluşuyoruz :) evcilik oynuyoruz. Ya da tık tık tık iyi günler oynuyoruz (atmasyon oyun işte :)) ya da o an aklımıza ne gelirse artık.

Başka napıyoruz aklıma gelmedi şimdik :) bu iş tamamen yaratıcılığa kalıyor aslında. Ne kadar çok konuşursan ne kadar çok farklı bişey oynarsan o kadar iyi :) Eğlence tam gazzz :):)

Bütüüün bunları Anne yaptığından, Anne sürekli ne yapsak diye düşündüğünden, oyuncakları önlerine yığıp bırakmadığından, çocuklar Anne'nin peşinde. Hep Anne isteniyor hep Anne oynasın Anne gelsin. Kimse Anne gibi olmuyor.

5 Şubat 2012 Pazar

Ne güzellll bir Pazardı böyle :)

Bugün hava muhteşemdi İstanbul'da. O kadar karlı günden sonra özlemişiz güneşin yüzünü :) Hemmmen attık kendimizi dışarı :) Öğlen uyku vaktinde çıktığımızdan Doğa arabada sızdı. Doğa'yı beklerken sahile inelim dedik. Baba arabada beklerken ben oğluşumla (ve Şehnaz ile) biraz yürüdüm sahilde.


Sonra arabaya döndük. Doğa da uyandı. Hep beraber caddeye gittik. Yemek yedik. Kızım uykudan uyandı saçlar dağınık :) Oğlumun her daim saçlar dağınık :) dayısı kılıklı benim oğlum :)



Yemekten sonra da yürüyüş yürüyüş yürüyüş. Ayaklarıma kara sular inmiş. Deniz uyurken Doğa ile birazcık yürüdük.


Yürüyüşten sonra eve dönerken Deniz hala uyuyordu. Deniz uyurken pazara gidip alışveriş yaptık. Doğa ve Şehnaz arabada kitap okudular (evet o bir kitap kurdu :)). Pazardan dönüşte de Hale ve Güran'a uğradık. Bade'mizi gördük :) Miniş miniş bir melek :) Bu kadar küçüklerdi demek diyorum, sadece ve sadece 1,5 yıl geçti halbuki. Tuna Abi ile oynadılar biraz. Aslında Deniz'de çok yabancılama oldu. Gidene kadar hep mızmızlandı. Elimizi tutup ayakkabılarının oraya götürdü, yani gidelim götürün beni diyor. Paltosunu kimseciklere vermedi, sanki birileri alıp gidecek :) Doğa daha rahattı. Belki de uyku sonrası olduğundan ısınamadı bi türlü ortama Deniz. Bilmiyorum..

Ve ordan oraya savrula savrula akşamı ettik.

Tuğba Teyze ile kahvaltıya gittik

Cumartesi günü çocuklarla birlikte Tuğba ile buluştuk. İlk 10-15 dk yadırgama oldu biraz. Sonra sonra ısındılar. Çoğu Cumartesi olduğu gibi Palladiumda'ydık gene. Hep beraber kahvaltı ettik sonra biraz dolaştık. Deniz uyuyunca tekrar bi yerde oturup kahve içtik. Kahve içerken Ayça Hala da geldi. Çok güzel geçti zaman. Tuğba Teyze'den daha sık bize katılmasını bekleriz :)
Ayça Hala sonrasında eve de geldi, akşama kadar oynadı Doğa ve Deniz'le. Anne de azıcık nefes aldı :) (nefes derken evi toplama, mamalar, bulaşıklar, alt değiştirmeler, çocukların Anne oynasın ısrarları üzerine oyunlar oynamalar dışında kalan anlarda tabi :D)


Nihayet yılbaşı fotoğrafları

Üzerinden bir ay geçti yılbaşının. Fotoğraflar Devo'nun cep telefonunda olduğundan ben ancak bilgisayara atabildim. Hiç tüm aile fotoğraf çekilmemiş miyiz biz o akşam? Belki Ayça Hala'nın fotoğraf makinasında vardır. Bizde olup da net olanlardan;





2 Şubat 2012 Perşembe

Diyalog 8

Daha önce de yazmıştım, Tübitak'ın 3-6 yaş kitaplarına bayılıyoruz bu aralar. İlgilerini çeker diye en son Çiftlikte adlı kitabı aldım. Onu okurken öğrendiklerinden çıkan bir diyalog;

Anne: İnekler bize ne veriyo?
Deniz: süü (süt)
Anne: Tavuklar bize ne veriyo?
Deniz: yuuu (yumurta)
Anne: Arılar bize ne veriyo?
Deniz: baa (bal)

Dün sorduğum sorularda farkettim ki VAR/YOK kavramlarını öğrenmiş benim oğluşum :)

Anne: Senin kuyruğun var mı Deniz?
Deniz: yöh (yok)
Anne: Annenin kuyruğu var mı?
Deniz: yöh
Anne: Kedinin kuyruğu var mı?
Deniz: vaaaa (var)
Anne: İneğin kuyruğu var mı?
Deniz: vaaaa

Anne: Şapkan var mı oğlum?
Deniz: vaaa
Anne: ne renk şapkan?
Deniz kaa (kahverengi)
Anne: Senin şapkan var mı Doğa?
Doğa: hım hım (Bu da doğru cevap ama dimi :):))

Doğa yok kavramını da ellerini iki yana açıp anlatıyor. Şimdilik ;)

Anne: Bisikletin var mı oğlum?
Deniz: yöh (Buradan ilgililere duyurulur. Oğlumun bisikleti yöhmüş :))

Doğa da bir iki haftadır HEPSİ/HİÇ kavramlarına takmış durumda :) Hiç beklemediğimiz bi anda hepsi'yi patlatıveriyor nasıl yani deyip kalıyoruz. Hiç kavramını genellikle tekrar ile kullanıyor.

Doğa Deniz'e cici yapar (aslında içinden patlatmak gelmektedir ama anneye bakar dudaklar öö şeklini alır ve cici yapar Deniz'e) Şehnaz da Deniz cici di mi kızım der;
Şehnaz: Deniz cici di mi kızım. Burdaki herkes cici.
Doğa: Hepsiiii der (biz burda güleriz :)) Sonra herkesin (baba, anne, Şehnaz) tek tek kafasını cici yapar.

Anne öğle vakti uykuya ikna etme çabasında; (ikna etmeden olmuyor, ağlamalar, itirazlar...)
Anne: Şimdi bütüüün bebeklerin uykusu gelmiş, bütüüün bebekler uyuyor, piş piş yapıyor.
Doğa: Hepsiiiii (anne güler güler güler)
Anne: evet hepsiiii Doğacım

Anne: Hiiiç kar kalmamış
Doğa: Hiç
Anne: Hepsi erimiş karların
Doğa: Hepsiiii

Bu arada Doğa tahta yapbozları pıtır pıtır yerleştiriyor. Yeni yapboz koydum bugün önüne, onu da yadırgamadan hemen yerleştiriverdi. Henüz parçalı yapbozları denemedim, çok erken onlara diye. Deniz bir iki koyuyor sonra sıkılıp bırakıyor.

O kadar farklı şeylere ilgileri ve yetenekleri var ki..zorlamıyorum, herkes ayrı konularda başarılı, mühim olan onların ilgilerini çekebilmek..akşam üzeri Devo'ya dedim, neden illaki bi çocuğun matemetiği çok iyi olsun istenir? TAM bir saçmalık..iki çocuk gözümün önünde aynı anda büyürken daha da çok farkediyorum bazı şeyleri..Çocuğunu anlamak, keşfetmek, tanımak çok çok önemli..umarım biz keşfedebiliriz Doğa ve Deniz'i..

1 Şubat 2012 Çarşamba

Emzik bitti çoktandır

Bugün Ebru ile konuştum telefonda. Emziklerini bıraktılar mı dedi. Ben de bıraktılar çok oldu bırakalı dedim. O da e niye yazmadın bloga dedi :) Kayıt altında olsun diye yazıyorum;

Bizim veletler emzik bırakma girişimi yaptığımız haftanın sonunda (hatta snuna bile gelmeden) emziklerini bıraktılar. Sadece uykuya geçişlerde problem yaşadık ilk 3-4 gün. Sonra baktılar emzik geri gelmiyo, ağlama girişimleri son buldu. Eee ne de olsa akıllı annenin akıllı bıdıkları bunlar :) Anne ile yarışa girilmez. Di mi?