27 Aralık 2010 Pazartesi

Kahkahalarrrr :):):):)

Denizciğim aylardır kahkaha atıyordu Doğacığım ilk defa bugün kahkahalar attı :):) 4 dakika boyunca bu moddaydılar :), ben büyük kısmını kırpmak zorunda kaldım bloga yükleyebilmek için.

24 Aralık 2010 Cuma

Lömbürlöp Doğa ve sürünen Deniz :)

Bugün halının üstüne koymuştum Doğa ve Deniz'i. Hep koltukların üzerindeydiler. Meğerse azcık rahat bırakmak gerekiyormuş. Yuvarlanmaları ya da sürünmeleri uzanmaları için.
Doğa'yı yüzüstü bırakmıştım, lömbürlöp diye yuvarlanıp sırtüstüne geldi :):)
Ben de oleey yuvarlandı dedim :) Sonra kamerayı aldım bekledim bekledim bekledim yuvarlanmadı tabii :):) bi dahakine yakalarım inşallah :)
Deniz'i de yüzüstü koyunca bacaklarıyla kendini itip emeklemeye çalışıyor :) ama zorlana zorlana iki gıdım gidiyor henüz :):) Bacaklarla itme OK ama kollarla kendini çekme henüz yok.

Bu arada Deniz dilini şaklatıyor :D nerden gördü öğrendi anlamadım :D:D
Bir de agu ile birlikte gıııı diyor, ne demekse :D:D..gıı gııı gııı deyip duruyor :D:D


22 Aralık 2010 Çarşamba

İlk lokma :)

Doğacığım bu sabah benimle birlikte masaya oturdu. Oturdu derken ana kucağına yatırdım ve sandalyenin üstüne koydum ana kucağını. Bir yandan kahvaltı ederken bir yandan da Doğa ile sohbet ettik :) Tabii ben arada minicik minicik ekmek lokmalarını ağzına verdim ve o da beni taklit ede ede yedi :) Şaşırdım çünkü Doğa posalı şeyleri bile yemiyor pek. Hamurcu mu olacak ne :) (Allah korusun!)

Bugün de elmayı yemek istemedi bu arada. Biberonun ucunu azıcık kestim. İçine biraz elma suyu biraz da elma püresi koydum, o şekilde yedi bugün hanımefendi. Her seferinde farklı birşey denettiriyor bize. Nasıl yapsak da Doğa'ya yedirsek diye kara kara düşünüyoruz her Allah'ın günü :)

18 Aralık 2010 Cumartesi

Oğlum sünnet oldu..

Bizim kararımızla sünnet oldu oğlum. İyiki de oldu, kurtuldu. Ama bugün daha 2. gün ve hala çişini yaparken ağlıyor, onu öyle görünce de çöküyorum, moralim çok bozuk. Çook canı yanıyor oğlumun çook :(:(:(:(:(:(:(:(:(

Canım oğlum, bitanecik oğlum, kaymak oğlum, pamuk oğlum, bal oğlum, sarı kabağım, boncuk gözlü oğlummm, nası yaptık bunu sana biz ?????????????
Pişman değilim ama çoooook çok üzülüyorum. Bir an önce geçse iyileşse de kurtulsak.....

Çok az fotoğraf çekebildik, zaten Deniz'le uğraşmaktan başka bişey yapamadım. Hep kucağımda uyudu oğluşum.





16 Aralık 2010 Perşembe

Bugünün özeti..

Bugün şunu keşfettim; Doğa'nın ağzı küçük olduğundan büyük kaşıkla yiyemiyor (Aslında aldığımız kaşıklar çok da büyük değil lakin Doğa'nın ağzı pek küçük. Her konuda olduğu gibi bu konuda da babasına çekmiş maalesef). Çay kaşığıyla verdim rahat rahat yedi. Şaştım kaldım :)

Bu arada bugün sebze çorbasını süzgeçten geçirdim, daha iyi yedi ikisi de. Bir süre süzgeçle vermeye çalışıcam, yeter ki ağızları o tada alışsın. Çok pürtüsüz de olmadı üstelik, biraz geniş delikli süzgeçten geçirdim. Gene de çok yemediler ama yarım çay bardağı yiyebildiler işte. Sıfırın yanında bu da birşeydir :):)

Anne sen bırak ya, biz kendimiz de pekala yiyebiliriz :)

15 Aralık 2010 Çarşamba

Sebze çorbası :(

Katı gıda denemelerimiz devam ediyor. Sebze çorbası deniyoruz 2 gündür. Ve sadece Doğa değil Deniz de yadırgadı bu sefer. Böyle olacağını tahmin etmiştim açıkçası, bugüne kadar sadece tatlı şeyler yiyen çocuklar tuzu bile olmayan sebze çorbasını napsın :) Neyse, denenemeye devam :)

Deniz bile öğürerek yiyor sebze çorbasını, ilk 5-6 kaşıkta sesini çıkarmıyor ama surat hep buruşuk :) Sonra mızmızlanmaya başlıyor :) Sonra bırakıyorum mecburen.



Doğa Hanım ise sebze çorbasını geçtim armutu bile zor yiyor. Bugün armutu rendelemekle kalmadım bi de blenderdan geçirdim, öyle de yemedi. Sonra suyunu çıkardım verdim, suyunu bi güzel löpletti :) Yani armutun tadıyla bi problemi yokmuş çocuğun posa olayına zıt kendisi :) Ona da bi süre meyvelerin suyunu vericem bu gidişle, yavaş yavaş da posalandırıcam. Başka türlü istemiyor, ağzını sımsıkı kapatıyor ve açmıyor kesinlikle.

12 Aralık 2010 Pazar

Teyzoşun aldığı tulumlar :)


İlk hastalığımız :(:(

Deniz oğlum 2 gündür hastaydı, ateşi vardı :(:( çok yüksek ateş değil Allah'tan, 38.4e kadar çıktı ateşi. Ve çook keyifsizdi oğluşum. Cumartesi günü doktora götürdük, kan aldılar, idrar tahlili yapıldı. Doktor virütik dedi, yapacak bişey yokmuş, sadece ateş düşürücü kullandık. Bugün iyiydi, bakalım yarın nasıl olacak.
Ne fena birşeymiş çocuğunun hasta olması, çook çok üzüldüm :(:(
"Çocuk bu hasta ola ola büyüyecek" diyorsun içinden ve mantığın da bunu kabul ediyor ama onu öyle keyifsiz görünce için kıyılıyor işte....

10 Aralık 2010 Cuma

Doğa'nın armut yemesi :)

Doğacığım mutlu mutlu gülüyor ve fakat koltuk da dahil olmak üzere her yer armut oldu :):)
Aman yesin de hiiiiç önemi yok :)


9 Aralık 2010 Perşembe

Doğa sorunsalı

Kızım hiç değişmeyecek ve beni hep uğraştıracak sanırım. Muhallebiyi oyun oynaya oynaya ancak yedirebildik. Uykusu dert yemesi dert. Herşeyi problem kızımın :( Sayesinde hiç hoşlanmadığım ve tasvip etmediğim birçok şeyi yapmak zorunda kaldım (Burdan kendisine teşekkür ederim). İnşallah böyle devam etmez diyeceğim ama edecek gibi duruyor. Oyuncak göstermeden nasıl yedirebilirim muhallebiyi ? Oyuncağı kaldırdığım an ağlıyor ya..
Neyse, denemelerim devam edecek......

Babaannelerinin ördüğü şapkalar :)

Bugün dışarı çıktık, bu soğukta. Taktık şapkaları, giydirdik montları, Migrosun oraya kadar yürüdük. Deniz arabada, Doğa kanguruda. Çıtları çıkmadı (maşallah), alışverişimizi yaptık geldik :)
Dışarı çıkıcaz diye üstüste kıyafet giydirince pek şık olmadı tabii, kıyafetlere bakmayın, şapkalara bakınnnn :):)









7 Aralık 2010 Salı

İşte ben böyle yerimmm :)

Bugün muhallebiye başladık. Denizcim gayet temiz yerken Doğa'nın mama yemesi şekil 1 de görüldüğü gibi :):)




Yılbaşı ağacımızı kurduk

Yılbaşı ağacımızı kurduk nihayet. Deniz'in de Doğa'nın da çok hoşuna gitti. Her gün 1-2 posta oturuyorlar karşısında. Işıkları yakıyoruz ve izlemeye başlıyorlar. Bir süre sonra sıkılıyorlar tabii :):)



Şu bakışlara bak :)