Ada'ya inince ilk iş meydandaki Dolci Cafe'de kahvaltı oldu. Çocukları yedirmiştik ama biz açtık tabii ki. Servis süper yavaştı, bi sürü kurabiye aldım tadına bakmak için, beş para etmezdi. Kahvaltısı da idare ederdi ancak. Ama yedik içtik kalktık, geçti gitti diyelim. Kahvaltıdan sonra bir baktık at arabası kuyruğu meydandan nerdeyse iskeleye varmış. İki bebekle beklenecek gibi değildi. Biraz turlayalım belki azalır kuyruk dedik, gezinirken ayrı bi yerde duran at arabaları gördük, ara sokaklarda. Sorduk büyük tur 70 TL dedi, biz de oha dedik, kesin bu işin içinde bişey var. Binmedik. Tekrar meydana döndük kuyruğu bekleyelim diye. Devo gidip sordu büyük tur ne kadar diye, orda da 70 TL imiş. Gerisin geri döndük. Ne bilelim, Türkiye'de çoğunlukla ayrı bi yerde bi iş yapılıyosa kesin kazıktır, öyle değil mi? değilmiş..Neyse bindik at arabasına. Çocuklar onu da çok sevdiler :) biz at arabasına bindik gemiye bindik deyip duruyorlar şimdi :)
At arabası ile bi küçük tur attık, 40 dk sürüyor küçük tur. Arada kiliseye çıkan meydanda mola verdi, eşşeklere baktık. Geri dönünce çocuklar uyudu, biz de sahildeki bi cafede soluklandık. Sonrasında üçe çeyrek kala vapuru ile İstanbul'a (Adalar İstanbul değil kesinlikle) geri döndük.
Not: Biraz fazla kalabalıktı ada. Bir de Arapların istilasına uğramıştı. Ömrümde (Marakeş gezimiz dışında) bu kadar Arapı birarada görmedim, öyle diyeyim. Shopping Fest olayı mı yoksa Türkiye çok mu popüler oldu??
Fotoğraflar...
Balıklara simit atmaca..
Vapurda giderken..
Ada'da yürüyüş..
Favorimdir...
Ata pindik..
Eşşeklere baktık..Devrim de bu vesileyle ilk defa eşşek görmüş oldu :) Öyle bakmamış mı ama?
Ve haşat olduk..Kardeşler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder