30 Mart 2012 Cuma

Parmak boyası

Banyo öncesi parmak boyası yaptık gene. Bu sefer Mine'den aldığım fikirle çocukların kepçesinin ve itfaiye arabasının tekerleğini boyadım. Çok sevdi çocuklar da. Balon da boyadık, Doğa özellikle bi güzel boyadı balonu. Baskıdan çok balonu boyama kısmıyla ilgilendiler. Bir de Deniz'in tokmağını boyadık vurduk resim defterine ama onla çok ilgilenmediler, en çok balon ve kepçe ile ilgilendiler.






Babaanne ve yeni bakıcımızla parka gittik. Geçen sene favorileri salıncaktı, bu sene kaydırağa bayılıyorlar. Kıkır kıkır gülüyorlar kayarken. Bu sefer yüzüstü de kaydılar, bi hoşlarına gitti bi hoşlarına gitti. Deniz kendi kayarken Doğa kendini yüzüstü bırakmaya çok yanaşmadı, ben koydum kaydırağa öyle kaydı. Doğa'nın canı kıymetlidir biraz :) nazlıdııııır :):)

Kaydırakta hiç foto çekmemişim ne yazık ki..bi dahaki sefere artık..


26 Mart 2012 Pazartesi

Pastel boya

Pastel boya ile ilk buluşmaları :) Bi pastel boya buldum ki, elleri kıyafetleri boyamıyor. Biz çok sevdik, bol bol çiziyoruz :) Çocuklardan çok ben sevdim valla :)




Kuzenler :)

Geçtiğimiz haftalarda ablamlar gelmişti. Zaten doğrudüzgün bi fotoğraf çekememişim. En düzgünü aşağıdaki. 3 küçük kafa hamur oynuyor :)

Çılgınlıklar başladı gene

Son günlerde bir inatçılık, bir paylaşamama, bir anneciliktir gidiyor. Doğa çok inatçı, bişeyi yapma dedin mi tam tersine yapıyor illaki, ne kadar açıklasan da olmuyor (kime çekmiş acaba? :)). Hep başka bi yolunu bulman, dikkatini başka yöne çekmen gerekiyor. Deniz'de inat yok pek, arada sarı damarı tutuyor tabii. Paylaşmama da pek yok Deniz'de, Doğa'ya göre daha ılımlı, Doğa asi :) Deniz sadece anneyi paylaşmak istemiyor. Doğa bazen oyuncaklarını paylaşmıyor. Aşırı değil ikisinin de davranışları, ama daha önce hiç olmayan bişeyler oluyor şu anda.

En büyük derdim ikisinin de üzerime çok düşmesi. Bi taraftan biri çekiyor diğer taraftan öteki. Biri salonda oynamak istiyor öteki odada. Ya da biri kitap bakmak istiyor öteki hamur oynamak istiyor. İllaki birileri ağlıyor, anne çılgına dönüyor :( Kafama ağrılar giriyor stresten. Nasıl kırmadan etmeden olacak bu işler bilmiyorum.

Kitaplara bakıyorum, tabii ki 2 yaş sendromundalar. Yapma demeyecekmişsin, duygularını engellemeyecekmişsin. Yani paylaşmak istemiyorsa paylaşmasın, engelleme. Bişeyi yapmak istiyorsa yapsın engelleme. Genelde çok bir engelim yok evde. Ama bi an unutup Doğa'ya kızım öyle yapma demek ve bunun sonucunda Doğa'nın inadına yapması bunun sonrasında çileden çıkmak ya sabır demek bol bol nefes almak çok yaşadığımız birşey şu günlerde.

Bakıcımız bugün başlayacak bu arada. Onla da nasıl anlaşacaklar göreceğiz. Görüşmede demişti ki bi taneye bakan iki taneye de bakar. Ben de hiç öyle değil ikiz çok farklı birşey, zor, yapabilecek misin demiştim. Yaşadıklarımızdan örnekler vermiştim. Yaparım dedi ya, bakalım yapabilecek mi? Aynı anda mama beklerler, aynı anda oyun ve ilgi beklerler, aynı anda uyutmak zorundasın, birini yalnız bırakamazsın, aynı dönemlerden geçiyorlar, bi taneyle değil iki taneyle başetmek zorundasın her zaman, gözlerin ikisini de takip etmeli. Çok kolay değil yani. Neyse, inşallah başedebilir, bakalım.

Amma da iç döktüm :)

Geçenlerde kuzenimin evine gitmiştik. Onların da bir oğlu var, Egemen, 4 ay büyük bizimkilerden. Maşallah boy kilo bizden kat kat fazla :) O şu an herşeye benim deme dönemine girmiş. Bizimkiler o kadar benimci olur mu bilmiyorum, ne de olsa iki taneler ve herşey ortak. Çok güzel bir gün geçirdik beraber. İlk yarım saatimiz kabus gibiydi. Kaçıp kaçıp durud bizimkiler. Sonra hep beraber oynadık.

Gene de eskiye göre yabancılamaları azaldı bu aralar. Çok fazla kişi gördüler ondan herhalde. Aşırı bir tepki yok, önceden çok fena ağlıyorlardı, şimdi kaçışlar var :) zaman geçtikçe alışmalar var.

O günden bir fotoğraf..

24 Mart 2012 Cumartesi

Bizden haberler

Hiçbişey yazamıyorum, çok yoğun geçiyor günler. Gelecek olan bakıcımızın babası vefat etti. Ben de gelip de doğrudüzgün ilgilenebilir mi şüphesinden başlatmak istemedim. Çocuklar üzüntüyü sevinci herşeyi hissediyor. Kaldı ki çok sabırlı olmak lazım, gülmek eğlenmek ilgilenmek lazım. O yüzden içim rahat etmedi açıkçası. Özelliklerini çok beğenmeme rağmen çok istemedim gelmesini. Bugün başka birisiyle görüştük. Eğitimi çok iyi değil ama iyi bir insana benziyor. Bu seferki yatılı. Çocuklar ağlamadı gördüklerinde, odalarına girip biraz araba sürdüler hatta. Gittikten sonra sevdin mi ablayı dedim Doğa'ya, hım hım dedi :) gelsin bizle oynasın mı dedim, hım hım dedi :) Deniz'e sordum ıı dedi, yani sevmemiş ama burdayken oynadı o da. Sıcakkanlı birine benziyor umarım yanılmam. Bu sefer de bir aksilik yaşamazsak Pazartesi günü başlayacak. Artık korkuyorum bakıcımız başlayacak demeye...

Oğluşumun boyu pek bi uzadı, doktor kontrolüne daha var o yüzden ne kadar uzadı bilmiyorum. Ama elektrik düğmesine uzandı ve yaktı lambayı şoka girdik :) Aslında izin vermeyeceğim bişeye itiraz etmedim heyecandan. Bu arada çok da hareketlendi, anneanne etkisi mi yoksa bu dönem böyle bi dönem mi bilmiyorum. Çılgınlar gibi koşturuyor, pat orda pat burda, yetişmek mümkün değil. Ama gene de pek çok çocuğa göre abartı bi durum yok. Herşeyi ama herşeyi söyleyebiliyor. Bugün her harfle başlayan kelimeler söyledim, sadece Rye Y diyor :) En son söylemeye çalıştığı ve taktığı kelimeler palyaço (bakkako diyor) ve ambulans (ambubu). Bir de nerede ve nasıl sorularına takmış durumda şu an :) Bir de leb demeden leblebiyi anlaması var ki öldürüyor bizi. Çıplak ayak görse çorap getirir, işten gelince babası ile odaya koşar gömleğini kirliye atar, terlik getirir falan filan. Geçen annemle konuşuren çarşaflar kirlenmiş yıkamaya atalım dedik koşup odadan çarşaf getirdi :) böyle ilginç şeyleri var oğlumun. Dinler ne anladıysa yapar :)

Kızım da pek büyüdü, boy Deniz kadar yok her zamanki gibi ama göbüş yaptı :) (maşallah). Doğa da bu aralar biz-siz e takmış durumda. Anlamaya çalışıyor sanırım, sürekli kullanmaya çalışıyor çünkü. Bir de hitaplar değişti, annemm, anneannem, dedem diyor :) eriyoruz bitiyoruz o an :) Doğa da her türlü kelimeyi söyleyebiliyor, bazen kafadan attığı da oluyor tabii :) Kendi kendine kitap okumayı oyunlar kurmayı seviyor. Kendi kendine anlatıyor bişeyler. Ona baktığımı görünce utanıp gülüyor :)

Bu aralar havalar güzelleşti her gün dışarıdayız. Çok iyi geliyor dışarıda olmak onlara.
Başka da bişey gelmiyor aklıma. Fotoğraf koyacağım ama önce gelişmeleri kayıt altına almak istedim. Bir ara vakit bulursam foto da koyucam.

12 Mart 2012 Pazartesi

Zonguldak'taydık

Geçtiğimiz hafta Devo'nun da izin alması üzerine, uzun bir aradan sonra nihayet Zonguldak'a gidebildik. Yollarda adam boyu kar vardı, inanamadık. Çoook güzel 3-4 gün geçirdik. Bir gün Demirpark'ta dolandık. Bir gün hayvanat parkına gittik. İki kere dedenin muayenehanesine gittik. Çocuklar dede dede diye tutturdu çünkü :) Aslında hava güzel olsa çok daha fazla gezebilirdik ama epey soğuktu.

Bir valiz dolusu oyuncak götürdüğümden binbir çeşit oyun oynadık. Ama en çok hamur oynadık. Kitaplarımızı okuduk. Evde ne yapıyorsak o yani. Bir de en çok anneannenin camını sevdik. Minibüsler, otobüsler, kepçeler, gemiler, akşam olunca ışıklar, gelen geçen insanlar, öğrenciler, köpekler, kuşlar derken bol sohbet bol seyir oldu :) Bir de Deniz dedenin steteskopuna bayıldı. Taktı boynuna, pompaladı pompaladı. Öteki elinden de okudu güya tansiyonumuzu :) Kaç diyorum 2 diyor, şimdi kaç diyorum 4 diyor :) (Bu arada 10a kadar sayıyor Deniz, bii iki üş dööt be aatı yee see on, dokuz yok :))

Düzenimizde bir değişiklik olmadı, güzel güzel uyuduk, güzel güzel mamaları yedik. Zonguldak hepimize iyi geldi doğrusu :)




Aşağıdaki fotoğraflar favorilerim..bayılıyorlar hayvanlara..her türlüsüne..bu yaz hayvanat bahçesine bikaç kez gideriz herhalde biz :)




10 Mart 2012 Cumartesi

Bakıcı değişikliği hakkında

Bakıcımız ayrılalı bir haftayı geçti, henüz bir etkilenme gözlemlememekle beraber arada sordukları oluyor. O kadarı da normal. Genelde gece uykusu zamanında soruyorlar (bu gece sormadılar gerçi). Bu arada geçtiğimiz Pazar günü Zonguldak'a gittik. Devrim de bir hafta izin aldı. Çarşamba gnü döndük. Dönerdönmez ajanstan aradılar beğendiğimiz bakıcı eski yeri ile geri anlaşmış. Yuhh dedik geçtik. Başka görüşmeler yaptık. En son bugün bir gündüzlü bayan ile görüştük ve hiç aklımızda yokken kabul ettik. Nedenine gelince, lise eğitimini çocuk gelişimi üzerine yapmış, üniversite okumuş (iletişim fakültesinden mezun), anaokulu da işletmiş, konuşmaları çok düzgün, mantıklı, ve çocuk yetiştirme konusunda çok bilinçli, bilgili ve de tecrübeli. İlk yardım bilgisi var, araba kullanabiliyor, seyahat engeli yok yani tatile götürebileceğiz. Akşamları uzun kal dediğimizde kalacak. Haftasonu Pazar da gel dersek gelecek. Yani esnek çalışabiliyor. Velhasıl ücret bir gündüzlüye göre yüksek. Ama çocuklara çok şey katabileceğini düşündüğümden kabul ettim. Gördüğüm ve içime en çok sineni bugün görüştüğüm oldu. İnşallah iyi olur. Şu geçiş dönemini de atlatırız en zararsız şekilde. Açıkçası çok da etkilenmediler şimdilik ama ben fazla hassasım.

Bu arada bir haftadır baya bi koşturma içindeyim. İlk defa bilgisayarı açtım :) Yoruluyorum ama umrumda da değil. Çocuklar mutlu ben de mutluyum. Bir de ben uyuttuğmdan mı bilmiyorum geceleri daha huzurlular, daha uzun uyuyabiliyorlar. Yani bi değişimler var. Anne etkisi mi nedir bilmiyorum.

Tabii istekler bitmiyor. Anne anne anne anneeeeee....yandık bakıcıyı alıştırana kadar :):) eskisinde de anne anne'ler çoktu o da ayrı...

Öte yandan Deniz'in gene diş çıkarma dönemi başladı, iştahsızlık ve öğürmeler var. En büyük sıkıntım o. Yemek yedirmek tam bir dert :( Şimdilik ağrısı yok (sanırım).

Bizden şimdilik bu kadar..

2 Mart 2012 Cuma

Bakıcı değişikliği 1. gün

Kısa geçiyorum:
- Gece uykuya geçerken 2 kere sordu oğluşm Heh diye. (Heh: Şehnaz). Ben de ikisinde de Şehnaz Şeyda'ya yardım etmeye gitti ya oğlum dedim. Anne burda, sen uyu ben bekliyorum burda dedim.
- Sabah da bir Doğa bir Deniz sordu. Gene aynı açıklama. Ve Anne evde, Baba evde, Babaanne evde, Dede evde dedim.

Başka da bi vukuat yok şimdilik. Uyku ve yeme düzenimiz aynı devam ediyor. Herhangi bir hırçınlık, huzursuzluk henüz yok.

Umarım böyle devam eder.

Bu arada yeni bakıcımızı seçtim ama haftaya başlatacağım. İnşallah doğru bir insandır.