24 Ekim 2011 Pazartesi

Arkadaşımız Kaan :)

Geçtiğimiz Cuma günü çoook uzaklardan, taaa Abu Dabi'den misafirlerimiz vardı. Lemisciğim benim üniversiteden arkadaşım. Nihayet zamanları denkleştirip görüşme ve çocukları tanıştırma fırsatı bulabildik. Öğleden sonra geldiler Lemis Teyze, Tuğba Teyze ve Kaan arkadaş :)  O kadar çabuk geçti ki zaman, anlayamadık. Keşke daha uzun bir günümüz olsaydı. Aslında daha çoook konuşacak şeyler vardı. Üç çocuk arasında ne kadar konuşabilirsek konuştuk :) Valla yetmedi. Gene isteriz gene isteriz :)

İnşallah bi dahaki sefere çocuklar birazcık daha büyümüş olur ve birlikte oynamaya başlarlar. Bize de bol bol vakit kalır :)

Zamanın azlığından doğrudüzgün fotoğraf çekemedim. Lemis daha çok fotoğraf çekmişti, Lemis'in blogundan:
http://minikgocmen.blogspot.com/2011/10/doga-ve-deniz-ile-tanistim.html

Çektiklerimden birkaçı..

Şu halimize bakın :) Bütün günü yerlerde geçirdik :)


İki böcek bir çiçek :) Bu arada Doğacığım son saat anca alıştı herkese. Deniz daha ilk dakikadan gayet rahattı.


Gene frikik gene frikik :)


Lemis'e not: Sarı düdütünüz, kırmızı düdütünüz, bi tane kayanız, kazmanız ve küreğiniz bizde kalmış :(

20 Ekim 2011 Perşembe

Doğumgünüm :)

Aslında çocukların blogu ile alakası yok ama yazmak istedim işte. Dün doğumgünümdü. 32 yaşımı doldurdum. Biz küçükken annem ve annemin arkadaşları bu yaştaydı ve bize çoook büyük gelirlerdi. Teyzeydi onlar...Ama insan kendine bakınca "ne teyzesi amaaan daha gencim" diyor..sanki hiç yaşlanmıyormuşuz gibi geliyor :) 40 yaşına gelicem ve gene aynı şekilde mi düşünücem merak ediyorum :) Anneme bakıyorum. Annem her zaman süpersonik hızda işler yapan, delicesine kendini yoran biriydi. Ne zaman 50yi aştı, artık gücüm yetmiyor demeye başladı. Demek ki insan hiç kendinin farkına varmıyor, yoruyor yoruyor yoruyor. Sonra bi gün, "ben yaşlanmışım" diye kafaya donk ediyor.

Zamanın kıymetini bilmek lazım. Her zaman söylenir ya bu. Evet dersin, katılırsın, ama yaşarken gene de türlü türlü saçma şeylere üzülürsün, sonra birine kötü bişey olur. Ne kadar basit şeylere üzüldüğünün, saçmaladığının farkına varırsın. Geçenlerde ablamın bir arkadaşının eşi vefat etti. 40 yaşındaydı. Aniden...ve ben o gün bir işi alamadım diye üzülüp dururken ablam telefon etti, anlattı. O kadar üzüldüm ve kendime o kadar kızdım ki...Hayat bazen insanın yüzüne çaaat diye çakıyor tokadı..kalakalıyosun..napıyorum ben diyosun..

Orkun'un bir lafı vardı: Hayatta majör ve minör şeyler vardır. İşte o majör ve minörleri iyi belirlemek ve akıldan çıkarmamak lazım. Sadece zamanın değil herşeyin kıymetini bilmek lazım. Sağlığımızın...Ailemizin... Çocuklarımızın...Dostlarımızın...Bize değer katan herşeyin...

Bir yaş daha yaşlanırken, Allah'a bir kez daha şükrediyorum. Hayatta olduğum için, güzel ve akıllı bıdıklarım için, anlayışlı, beni çok seven ve çok sevdiğim bitanecik eşim için, çok kıymetli anne ve babalarımız için, candan öte kardeşlerimiz için, her zaman yanımda olan değerli dostlarım için, bugüne kadar yaşadığım herşey için..

Allah hepimize sağlıklı, mutlu, huzurlu, uzuuuuuun uzun ömürler versin..

13 Ekim 2011 Perşembe

İki foto daha :)



Büyüyoruz :)

Epeydir kayıt atamadım bloga. İş güç yoğunluğundan ve arada bi de ailece hasta olmamızdan. Aslında hala tam olarak iyileşmiş değiliz. 2 haftayı geçti ve öksürük ve akıntı hala devam ediyor. Kabus gibi 2 hafta geçirdik. Geceleri uyuyamadık hiç. Şu an hepimiz daha iyiyiz.

Hınzır Deniz :) (hiç böyle yazacağım aklıma gelmezdi:))


Sakin Doğa (hiç böyle yazacağım aklıma gelmezdi:))


Anladığınız üzere roller değişti. Deniz tam bir hareket bombası olurken Doğa gayet sakin bi çocuk oldu. Bilmem ileride nasıl olur :)